ÖZ
Bir istihdam türü olarak Türkiye’de 1990’lı yıllardan itibaren uygulanan, 4857 sayılı Kanun m.90’nın kabulünden sonra daha da yaygın hale gelen ödünç iş ilişkisi, Türk İş Hukukunun yasal değil ancak maddi bir gerçekliğidir. 2009 yılında 5920 sayılı Kanun ile mesleki anlamda ödünç iş ilişkisinin düzenlenmek istenmesi isabetli olmakla birlikte, Cumhurbaşkanı tarafından veto edilmesi de, o derece yerinde olmuştur. Bugün itibariyle konunun yasa ile düzenlememesi işçi aleyhinedir. Ödünç iş ilişkisi mevzuat ile sınırlandırılmadığı sürece, düşük ücretle, iş güvencesiz ve sendikasız işçi çalıştırma aracı haline gelir ve belirli süreli sözleşmenin objektif nedenlerle sınırlandırılması işlevini kaybeder. Ödünç iş ilişkisinin yasa ile sınırlandırılmasında hareket noktası, bu istihdam şeklinin belirsiz süreli iş sözleşmesiyle çalışmanın yerini almasının önlenmesidir. Bu hedefe, buna başvurulmasının sınırlandırılması ile ulaşılabilir. 5920 sayılı Kanunda getirilen azami süre ve diğer sınırlamalar ise, bu amacı temin için yeterli değildir. AB’nin konuyla ilgili 2008/104/EG sayılı Yönergesi, ülkemizde yapılacak bir yasal düzenleme için yol gösterici nitelikte esasları içermektedir. Bu çalışmada, Cumhurbaşkanı tarafından veto edilen 5920 sayılı Yasa düzenlemesi ile veto ertesinde hükme eklenen fıkraların, ödünç işçilerin korunması amacı bakımından yeterliliği incelenecektir
Anahtar Kelimeler : Ödünç iş ilişkisi, 2008/104/EG sayılı Yönerge, geçici iş gücü ihtiyacı, ödünç işçinin esaslı iş koşulları, ödünç iş ilişkisinde emsal işçi