Economics and Law Journal

Primary Language
: EN
  • Zeynep ELİTAŞ
Minimum Wage Effects on Gender Wage Gap in Türkiye

ABSTRACT

This paper aims to investigate the impact of the increases in minimum wages on gender wage gap in Türkiye. We use the individual level micro data of the HLFS provided by the Turkish Statistical Institute for the years 2004-2023. At first, the disparities in wage determination between genders with the use of a Heckman-type wage equation with selection is conducted. Second, the gender wage gap for each year using the Blinder-Oaxaca decomposition method is calculated. Finally, the wage gap is computed from the microdata serves as the dependent variable, while the explanatory variables include the share of women in employment, real minimum wage increases, and the proportion of individuals earning at or below the minimum wage by an OLS model. The results of Heckman wage equations show that education emerges as one of the most significant factors in both the wage and selection equations. The OLS regression results suggest that a one percent increase in the minimum wage correlates with a 2.4 percent reduction in the wage gap, and a one percent rise in the proportion of employees earning at or below the minimum wage leads to a 9.4 percent decrease in the wage gap.
Keywords : Minimum wage, wage inequality, gender, Heckman sample selection, Türkiye

EXTENDED SUMMARY

Cinsiyete dayalı ücret eşitsizliği, kadın ve erkek arasındaki ücret farklarını, eğitim, deneyim ve meslek gibi belirleyici faktörleri göz önünde bulundurarak ele alan bir kavram olarak, 1970’li yıllardan günümüze kadar kapsamlı bir şekilde araştırılmıştır. Ayrımcılığın ortadan kaldırılması, yalnızca işgücü piyasasında verimliliği artırmakla kalmaz, aynı zamanda sürdürülebilir ekonomik büyümeyi teşvik etme potansiyeli taşır.

Asgari ücretin, özellikle düşük vasıflı işgücünün refahını artırmaya yönelik bir politika aracı olarak, ücret eşitsizliğini nasıl şekillendirdiği konusu, hala geçerliliğini ve önemini koruyan bir tartışmadır. Asgari ücretin teorik işlevi, gelir dağılımının alt sınırını belirleyerek en savunmasız çalışan gruplarını, özellikle de düşük ücretli işgücünü korumak ve onlara daha uygun yaşam koşulları sunmaktır. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde, kadınlar düşük ücretli işgücünde orantısız bir şekilde temsil edilmektedir. Bu durum, asgari ücretin kadınlar için önemli bir etki aracı olmasını sağlar.

Türkiye’de 2000’li yılların başından beri yaşanan reel asgari ücret artışları hem ekonomik hem de toplumsal düzeyde önemli etkiler yaratmıştır. 2004 yılında asgari ücret reel olarak %18,3 oranında artırılmıştır. 2016 yılı ise başka bir dönüm noktası olmuştur. Bu yıl, asgari ücretin reel olarak %21,8 oranında artırılması, düşük gelirli işçilerin ücretlerindeki önemli bir iyileşmeye yol açmış, aynı zamanda asgari ücretin Türkiye’nin ekonomik ve sosyal yapısındaki belirleyici rolünü daha da pekiştirmiştir. 2022 yılı, Türkiye’de asgari ücrette yine önemli bir artışın yaşandığı bir diğer yıldır. Bu yıl, reel olarak %16,1 oranında bir artış yapılmıştır. Son olarak, 2023 yılı, Türkiye’deki asgari ücret artışlarının en yüksek orana ulaşmasıyla dikkat çekmiştir. Reel olarak %29,5 oranında bir artış sağlanmış ve bu durum, ülke genelinde asgari ücretle çalışan milyonlarca kişinin yaşam standartlarını önemli ölçüde yükseltmiştir.

Bu çalışma, asgari ücret politikalarının Türkiye işgücü piyasasına etkilerine ilişkin mevcut literatüre katkı sağlamayı amaçlamaktadır. Bildiğimiz kadarıyla, asgari ücret artışlarının cinsiyetler arası ücret farkı üzerindeki etkilerini inceleyen ilk çalışmadır. Çalışmada, 15 yaş ve üzeri çalışanlar için Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2004-2023 yıllarına ait Hanehalkı İşgücü Araştırması (HİA) mikro verileri kullanılmıştır. HİA hem kayıtlı hem de kayıt dışı çalışanlar dahil olmak üzere tüm işgücünün demografik ve sosyo-ekonomik özellikleri hakkında kapsamlı veriler sunmaktadır.

Araştırmanın ampirik çerçevesi üç aşamadan oluşmaktadır. İlk aşamada, her bir yıl için Heckman tipi seçimli bir ücret denklemi kurarak, kadınların ve erkeklerin işgücü piyasasına girişte karşılaştığı eşitsizlikleri anlamaya imkân veren ücret farkı denklemleri hesaplanmıştır. İkinci aşamada, Blinder-Oaxaca ayrıştırma yöntemi ile yine her yıl için kadınların ve erkeklerin aynı özelliklere sahip olmaları durumunda ücret farklarının ne kadarının açıklanabileceğini ve ne kadarının hâlâ eşitsizliklerden kaynaklandığı elde edilmiştir. Son olarak, mikro verilerden elde edilen ücret farkının bağımlı değişken, kadınların işgücündeki payı, reel asgari ücret artışları ve asgari ücretle çalışanların istihdama oranının açıklayıcı değişken olarak yer aldığı bir EKK modeli tahmin edilmiştir. Heckman ücret denklemleri sonuçları tüm açıklayıcı değişkenlerin istatistiksel anlamlılık gösterdiğini ve beklenen işaretlere sahip olduğunu ortaya koymaktadır. Eğitim düzeyi hem ücret hem de seçim denklemlerinde en önemli faktörlerden biri olarak öne çıkmaktadır. Eğitim seviyesi arttıkça hem işgücüne katılma olasılığı hem de ücret üzerindeki etkiler artmaktadır. Sonuç olarak, yaş ve eğitim gibi faktörlerin işgücü piyasasında ücret farklılıkları ve seçim süreçleri üzerinde belirgin etkiler yarattığı, ancak bu etkilerin yıllara göre değişkenlik gösterdiği ve bazı yıllarda istisnai durumların gözlemlendiği söylenebilir. Bu bulgular, özellikle işgücü piyasasında cinsiyetler arası ücret farklarının belirlenmesinde yaş ve eğitim düzeyinin önemli birer belirleyici olduğunu ortaya koymaktadır. Ek olarak, eğitimin hem iş edinme hem de ücretler üzerindeki etkisi kadınlar için erkeklere göre daha belirgin olarak gözlemlenmiştir.

Blinder-Oaxaca ayrıştırma yöntemi ile elde edilen sonuçlar, 2004 yılında hesaplanan ham ücret farkının %15,09 olduğunu ve bu oranın, 2009 yılında %8,35 ile en düşük seviyeye gerileyene kadar her yıl kademeli bir şekilde düştüğünü göstermektedir. Ancak 2010 yılından itibaren ücret farkı yükselişe geçmeye başlamış, buna rağmen belirli yıllarda zaman zaman düşüşler de yaşanmıştır. 2023 yılı için hesaplanan ücret farkı %16,09 olarak bulunmuş olup, bu durum ücret farkının zaman içinde neredeyse U şeklinde bir seyir izlediğini göstermektedir.

EKK regresyon bulgularındaki ilk iki açıklayıcı değişkenin katsayıları teorik beklentilerle uyumludur. Sonuçlar, asgari ücretteki %1’lik bir artışın, ücret açığını %2,4 oranında daralttığını ve asgari ücret veya altında kazanan çalışanların oranındaki %1’lik artışın ise ücret açığını %9,4 oranında azalttığını ortaya koymaktadır. Bu bulgular, asgari ücretteki artışın, özellikle düşük ücretli çalışanlar üzerinde güçlü bir etkisi olduğunu ve asgari ücretin işgücünün alt kesimlerine olan etkisinin önemli olduğunu göstermektedir.

Ancak, kadınların işgücündeki payı ile ücret farkı arasındaki ilişki daha karmaşıktır. Bir yandan, asgari ücretteki artışın, daha fazla kadının işgücüne katılımını teşvik ederek ücret farkını daraltması beklenmektedir. Öte yandan, iş gücündeki kadınların önemli bir kısmı, güvencesiz, düşük ücretli ve düzensiz pozisyonlarda çalışmaktadır. Bu durum, kadınların işgücüne katılımındaki artışın, ücret eşitsizliğini artıran başka bir mekanizma yaratmasına yol açmaktadır. Yani, kadınların iş gücüne katılmasının ücret farkını daraltıcı etkisi, bu tür düzensiz ve düşük ücretli işler nedeniyle zayıflayabilmektedir.

Türkiye'de Asgari Ücretin Cinsiyetler Arası Ücret Farkına Etkisi

ÖZ

Bu çalışma, Türkiye’de asgari ücret artışların cinsiyetler arası ücret farkına etkisini araştırmayı amaçlamaktadır. Bu amaçla, Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2004-2023 yıllarına ait Hanehalkı İşgücü Araştırması (HİA) mikro verileri kullanılmıştır. Araştırmanın ampirik çerçevesi üç aşamadan oluşmaktadır. Öncelikle Heckman tipi seçimli ücret denklemi kullanılarak her yıl için cinsiyetler arasındaki ücretin belirlenmesinde ortaya çıkan eşitsizlikler belirlenmiş ve bunun nedenleri açıklanmaya çalışılmıştır. İkinci aşamada, Blinder-Oaxaca ayrıştırma yöntemi ile yine her yıl için kadınların ve erkeklerin aynı özelliklere sahip olmaları durumunda ücret farklarının ne kadarının açıklanabileceğini ve ne kadarının hâlâ eşitsizliklerden kaynaklandığı hesaplanmıştır. Son aşamada, mikro verilerden hesaplanan ücret farkının bağımlı değişken, kadınların işgücündeki payı, reel asgari ücret artışları ve asgari ücretle çalışanların istihdama oranının açıklayıcı değişkenler olarak yer aldığı bir En Küçük Kareler (EKK) modeli tahmin edilmiştir. Heckman ücret denklemlerinden elde edilen sonuçlar, eğitim düzeyinin hem ücret hem de seçim denklemlerinde en önemli faktörlerden biri olduğunu göstermiştir. Eğitim seviyesi arttıkça hem işgücüne katılma olasılığı hem de ücret üzerindeki etkiler artmaktadır. EKK regresyon bulgularındaki ilk iki açıklayıcı değişkenin katsayıları teorik beklentilerle uyumludur. Sonuçlar, asgari ücretteki %1’lik bir artışın, ücret açığını %2,4 oranında daralttığını ve asgari ücret veya altında kazanan çalışanların oranındaki %1’lik artışın ise ücret açığını %9,4 oranında azalttığını ortaya koymaktadır.
Anahtar Kelimeler : ÖZAsgari ücret, ücret eşitsizliği, cinsiyet, Heckman seçim modeli, Türkiye

Cite This Article

APA
ELİTAŞ, Z., & . ( 2025). Minimum Wage Effects on Gender Wage Gap in Türkiye. Çalışma ve Toplum, 1(84), 223-262. https://doi.org/10.54752/ct.1623988